http://ozgur-yalcin.tr.gg
Balıkçı kayıkları geçiyor
Kürekten kopma bir kıymık
Batıyor yüreğime
Acıtıyor...
Seni içimde yeniden,
Yine...
Dizlerinin üstüne,
Diz çökmüş,gözlerim...
Düşüp yuvarlanan vadilerden,
Denize karışıyorsun
Delice...
Bense...
Unutulmuşluğun derinlerinde.
Gökyüzü mavi değil,
Bıraktığın gün gibi
GRİ...
Bulutlar,
İnanca rağmen,
Yitip gidenlerin
Dokunuşuyla uyanmakta.
Hayalini ıslatıyor,
Sisli denizin nemi.
Mahpus anılarım
Boş eşiğe düşerken,
Damağımdaki acı ise
Yuvarlandığım...
Hasretin basamaklarında.
Ruhumu kaplayan sessizlik şimdi,
Yeni bir acı kılığında.
Perdelerin arasından sızan
Sokak lambalarının ışığı,
Karanlık,
ve
Asık suratlı mabilyalar...
senden arta kalan.
Biraz ötemde
Ayın ışığıyla parlayan,
Kırmızı kristal,
Seni resmeden kadehler.
Eli yüzü düzgün oturan,
Bıraktığın boş koltukda hayaller.
Ruhum kıvranıyor,
Bulanık ve yorgun
Ellerim çırpınırcasına arıyor,
Huzurla salınan,
Altın sarısı başakları.
Sonsuzluğa uzanan şevkat ovalarını.
Git gide alışıyor gözlerim karanlığa,
Sonra git gide büyüyen,
Boyutları değişen ulaşılmazlığa.
Gözlerim cama vuran rüzgarların ıslığında.
Benden ayrı aklından geçenlere kırıldım.
Yaşadıklarıma...
Yaptıklarıma...
Yapamadıklarıma..
Dantelli perdeler arkasından baktım.
Gün ışığı en güçlü zehrini akıtırken
,
Ay ışığını ruhumda kanayan yara ile karşıladım.
Sayısız yankılarla çatladı duvarlar,
Göz bebeklerimin kuytusundaki,
Merhamet zincirlerini boşalttım.
Yoksun
Koltuk boş,
Sensizliği belirleyenin
,
Beklenmeyenler olduğunu anladım